Kalıp Yargılar: Kalıp Yargı Oluşumu, Yıkımı ve Kalıp Yargıların Anksiyete Bozukluklarıyla İlişkisi Üzerine


İnsan, sosyal bir varlıktır. Doğdumuzdan itibaren belli çevrelerde büyür, gelişir, yaşlanır ve ölürüz. Tüm bu yaşam süreci aynı zamanda sosyalizasyon/toplumsallaşma sürecidir. Yaşadığımız çevreye uyum sağlayabilmek için o çevrenin kurallarını ve değerlerini öğreniriz. Yüzlerce insan tanır, yüzlerce hikaye duyar, yüzlerce ritüele şahit oluruz. Öğreniriz ve bu öğrendiklerimizin hepsini olmasa da çoğunu kullanırız yaşantımızda. Bu sosyalizasyon sürecinde kural öğrenmek dışında kendimize bir kişilik oluşturmaya başlarız. Duyduklarımızdan, gördüklerimizden hatta tattıklarımızdan... Kişiliğimiz bizim yaşamımızı belirleyecektir ileride. Genelde huzurlu mu, huzursuz mu, neşeli mi neşesiz mi, kaygılı mı, kaygısız mı olacağımızı belirleyecektir. Kişilik oluşumunda bazı faktörler etkilidir. Toplum bu faktörlerin en önde gelenidir. Sosyal ortamlarda karşılaştığımız sözler ve hareketler bizim kişiliğimizi oluşturmada birincil öneme sahiptir. Bu sosyalizasyon aşamasında yaşadığımız her pozitif olay, iyi bir kişilik geliştirmemize, her negatif olay kötü bir kişilik geliştirmemize sebebiyet verebilir. Kalıp yargılar burada devreye girer. Kalıp yargı ise belli faktörler sonucu oluşturduğumuz düşünce kalıplarıdır. Gelin örnekle inceleyelim... Bir kafede arkadaşlarınızın masasına giderken birden ayağınız takılır ve yere düşersiniz. Herkes size gülmeye başlar. Evet, bu bizi etkilememesi gerekirken eğer bunun bilincinde değilsek bu durum bizi üzmeye başlar. Herkesin size güldüğü anda beyninizde düşünceler belirir: ben sakar biriyim! Bu yara, gün geçtikçe her olaya sıçramaya başlar. Sokakta dolaşırken ansızın bu düşünceler beyninize doluşur. Ertesi gün ve ertesi gün... Artık kalıp bir yargı üretmiş olursunuz. Sakar biri olduğunuzu her başarısızlığınızda beyniniz sizin yüzünüze vurur. Kalıp yargılar o kadar tehlikelidir ki siz herhangi bir aktiviteyle uğraşırken veya günlük yaşantınızı sürdürürken bunu zehir edebilir. Sürekli kaygılı bir ruh hali sizin yaşama sevincinizi söndürebilir.
Kalıp yargılar zamanla oluşur ve zaman sayesinde güçlenirler. Bu kalıp yargıları yıkmak da zaman alacaktır. Kalıp yargıları yıkmanın ilk aşaması onun bir kalıp yargı olduğunun bilincine varmaktır. Sorununuzu tanımladığınızda neyle savaşmanız gerektiğini bilirsiniz. Kalıp yargı özünde saçmadır ve bilişsel çarpıtmalara dayanır. Tıpkı kafede düşmemizin kötü bir olay değil, anlık bir dalgınlık sonucu meydana geldiği, bunun bizim saygınlığımızı düşüremeyeceği gerçeği gibi. Kalıp yargınızı tanımladıktan sonra bunun çarpıtmalarını belirlemek, aslında ne kadar zayıf bir düşünce olduğunu görmek ikinci aşamadır. Böylece kalıp yargınız gözünüzde büyümekten ziyade küçülmeye başlayacaktır. Daha sonraki aşamada bunları tekrarlamaktır. Uzun süredir birlikte olduğunuz kalıp yargı, yine zamanla yıkılacaktır. Beyniniz size kötü bir şey söylediği zaman ısrarla onun bir kalıp yargı olduğunu ve bunu kanıtlayacağınız zayıf yanlarının olduğunu kendinize hatırlatmanızdır önemli olan. Kalıp yargı yıkımı bir tohuma benzer; savunmaya geçmek için bir tohum ekersiniz ve zamanla bu tohum yeşerir. Artık kalıp yargınız önemini yitirir. Kalıp yargıyla savaşmak aynı zamanda ruh halinizle savaşmaktır. Kalıp yargılar anksiyete bozukluğu yaratabilir. Yaşamınızda sizin tüm gün boyunca içinizi sıkar, sizi bunaltır, bilinçaltınıza işler. Siz gün içerisinde o kalıp yargıyı düşünmeseniz bile sizin bilinçaltınızda yatar ve depresif bir ruh haline girmenize sebebiyet verir. Kalıp yargınızın verdiği depresif ruh haline direnmeniz gerekir ve yukarıda saydığımız savunma aşamalarını uygulamalısınız. Ruh haliniz sizi yanıltmasın. Belli bir süre sonra ruh haliniz normale dönecek ve mutlu olmaya başlayacaksınız bu savaştan galip çıktığınız için. Meditasyon size bu savaşım sürecinde yardımcı olabilir. Meditasyonun altın kuralı: zihnini sustur! Kalıp yargılarınızı susturun, onun zayıf yanlarını görün ve bunu kendinize her kötü olduğunuzda hatırlatın. Unutmayın, kalıp yargılar sivilce gibidir, suratınızda olması canınızı sıkar fakat bir süre düzenli olarak her gün yüzünüze krem yağladığınızda ve yüzünüzü yıkadığınızda geçer.
Bilişsel-davranışçı Terapi
Bilişsel-davranışçı terapi, terapistin hastasıyla konuşarak onun olaylar hakkındaki bilişsel çarpıtmalarını ortaya koyan bir terapi çeşididir. Yöntemi sözel etkileşimdir. İlaçların sizin ilaçları kulladığınız sürece beyninizi rahatlatması fakat yan etkilerinin de beraberinde gelmesi, bilişsel-davranışçı terapiyi öne çıkarır. Çünkü insan beyni, düşünceleriyle beyin kimyasını kontrol edebilir. Eğer sorunlarınızın farkına varırsanız, onları çözme şansı yakalarsınız ve mutluluğa adım atmış olursunuz. İlaçlar ise düşünce temeli olmadan beyni rahatlatır. Bu rahatlama sizin normal bir insanın verdiği tepkileri vermemenize sebep olur. Artık hiçbir şeyin önemi kalmaz, tabiri caizse zombi gibi yaşamaya başlarsınız. Düşünce temeli olmayan terapiler, ileride veya ilaçları bıraktığınızda sorunlarınızın tekrarlamasına sebep olabilir.

Kalıp yargılarımızın bir bir yıkılması dileğiyle, kendinize iyi bakın, siz çok özelsiniz.

Yorumlar

  1. Gerçekten çok güzel olmuş kardeşim, devamını diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim kardeşim. Beğendiysen ve yararım dokunduysa ne mutlu bana...

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar