Sayıklamalardakiler


Uykumun kıyısı uçurumun kıyısı sanki. Ben gün boyu deniz kıyısında denize dalmaya hazırlanırken uykuya saplandığı an beynim, ben uçurumdan atlayacağım gibi. Farklılaşıyor her davranışım, hislerim ve tüm düşüncelerim. Sularla dolu etrafım çöl kumuna döner, ışıl ışıl parıldayan milyonlarca şey şaşırtır dönüşünce beni simsiyah karanlığa. Tek iyi yanını nasıl tarif edeyim... Görmezken bir şey, umursayacak bir şeyim de kalmaz ve kollarımı karanlığın bağrına öfkemle sallarım. Ne gözümden akan yaşları fark ederim orada ne de diken diken kollarımı. Oradan buradan esen rüzgar var şimdi, hafif ve hoş bir esinti değil. Çekmeye bile korkuyorum açıkçası ölsem daha iyi olmaz mı? Ciğerimi parçalayacak diye korkuyorum... Sonra birkaç göz açıp kapamadan sonra uçurumun kıyısı dışında bir seçenek olmadığını görünce korkum da yok oluyor... Buyursun tüm rüzgarlar dolsun ciğerimden her bir yerime kadar! Unuttuğum şeyler oluyor orada. Mesela gülümsemenin ne olduğu, iyinin ve güzelin, tatlının ve umudun... Deniz kıyısında uyanıkken kendimi ne kadar tanıdığımla kabarırdı her yerim ama burada kendimi gerçekten tanıyorum. Karanlığımda bakıyorum kendime ışık olmasa da, tenim gevşek değil de kaskatı olduğunda hissediyorum gücümü. Bu arada ciğerlerim de alışıyor artık keskinliğe. Denize baktığımda her karışı yüzmeyi hesaplardım işte şu kadar şu kadar diye... Burada hesap kitap da gereksiz! Atladığım an bitecek her şey! Kendimi kendi içimde öldürmek. Tüm amaçların kayboluşu sadece ayağımın bir adım ötesine bakıyor. Nağmelerle inlemeyen kulaklara, inip çıkmayan göğüse veya oynamayan kirpiklere alışabilecek miyim? Şaka yapıyorum... Nağmeli göğüs de kalmayacak, inip çıkmayan kirpik de. 

-Günaydın. Uykumda fazla sayıkladığımı söylediler. Neyse ki gerçeğe döndüm ve güneşli bir gün önümde...

Yorumlar

Popüler Yayınlar