Baskı


Tren rayının çevresinde çalışan bir işçi rayın üzerini düzeltiyordu. Karanlıktan bahsetmek gereksiz. Güneşin olması herhangi bir şeye yaramıyordu. Farkındaydı ama tek isteği zorla temizlediği raya kafasını koymaktı. Niye? Ezsin diye mi? Yok asla. Uzaktan gelen trenlerin sesini dinlemek için. Ne yani hikaye direk intihara mı sapmalı etkileyici olsun diye? İntihar temalarıyla büyük bir edebiyat yaratıldı ve harika isimler var burada. Minnettar olunmalı. Tren rayındaki işçi eğer bunlar olmasaydı kafasına koyacak ve parçalatacaktı onu. Bu arada belediye bir kütüphane kurmuştu kasabada. Bir saat önce oradan çıktı bu adam. Boş zamanlarını kitap okuyarak geçiriyor... Yok kimsesi. Ne yapsın? Rayın üstünde duran ufak bir çocuk var. Tam işi bitmişti uzaklaşıyordu ordan ama yaklaşık üç-dört metrede uzaklaşmışken çocuğu farketti. Koşmaya başladı. Elindeki tüm aletleri attı. Terlemişti. Arkadan arkadaşları bağırıyordu ne olduğunu anlamak için fakat adam bildiğin sağıra tekabüldü. Çocuğa bir adım kalmıştı tutabilmek için ve tuttu onu. Kendine çekti. Sarıldı. Dedi ki orada: sen ne kadar hayat dolusun! Başka bir çocuk tren varken orada olurdu ve tren gelse hissetmezdi bile. Ama sen şuan trenin daha burda olmasına bir saat varken oynuyorsun. Çocuktan yüksek bir ses yankılandı: kes sesini! 10 yaşında bir sesti. Adam duydu ve yeniden sarıldı. Çocuk bağırdığı halde ona sarılmasına şaşırmadı. Çünkü çocuk tamamen bağımsızdı. Kimsesi yoktu. Ne kimsenin işinde ne kimsenin yanında çalışırdı. Ve bu adam işçiydi. Ne oldu? Neden mi kendini öldürmeye çalışmıyordu? İlla ki intihara mı gitmeli etkileyici bir edebiyat için? Çocuk yaşadığı sürece zaten yüzlerce kez ölmüştü. Ölmeden nasıl trensiz bir raya çıkardı?

Yorumlar

Popüler Yayınlar